Klinik Psikolog Deniz Şimşek
Kontrollü Başa Çıkma
Kontrollü olmak iyi bir özellik midir? Bütün toplumlar ve dini öğretiler, dürtülerimizi kontrol etmemizi, hazzı
ertelememizi söyler ve bunu bir başarı olarak görür. Ama iyi bir özelliğin aşırı olması da iyi midir? Psikolog Thomas R.
Lynch (2018), aşırı kontrollü olmayı, yeniliklere, belirsizliğe ve hataya açık olamamak, fazla düzen ve kontrol
isteğinin olması ve esnek bir kontrol mekanizmasının olmaması, düşük duygusal farkındalık ve düşük duygu gösterimi, az
sosyal bağ geliştirme ve düşük samimiyet ile tarif etmektedir. Eğer bir manastırda inzivaya çekilirsek etkileyici
özellikler olmakla birlikte toplum içinde bu durumların sorun yarattığı aşikardır.
Lynch, Hempel ve Clark’a göre (2015) psikiyatristler ve psikologlar da bu zamana kadar duyguları, düşünceleri ve
davranışları kontrol etmek üzerine çalışmışlardır ve zaten bu insanların problemi de kontrolün fazla olmasıdır. DSM-5’te
bulunan kişilik bozukluklarından B kümesinde olan sınır (borderline) kişilik bozukluğu, histriyonik kişilik bozukluğu ve
narsisistik kişilik bozukluğu gibi bozukluklar, düşük kontrol, kaotik ve dramatik ilişkiler ile seyrederken, A ve C
kümesinde olan obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu, paranoid kişilik bozukluğu, şizoid kişilik bozukluğu gibi
bozukluklar, aşırı kontrol ve ilgisiz, uzak bir kişiler arası ilişki stili ile tanımlanabilir. Lynch ve arkadaşları
(2015), DSM-5’te de olan bazı bozuklukları aşağıdaki tabloda olduğu gibi iki kişilik özelliğine göre sıralamıştır.
AZ KONTROLLE GELİŞEN BOZUKLUKLAR |
AŞIRI KONTROLLE GELİŞEN BOZUKLUKLAR |
Borderline Kişilik Bozukluğu |
Obsesif-kompulsif Kişilik Bozukluğu |
Antisosyal Kişilik Bozukluğu |
Paranoid Kişilik Bozukluğu |
Histriyonik Kişilik Bozukluğu |
Şizoid ve Şizotipal Kişilik Bozukluğu |
Aşırı Yeme Bozukluğu |
Anoreksiya Nervoza |
Bipolar Bozukluk |
Tedaviye Dirençli Depresyon ve Kaygı |
Davranım Bozuklukları |
Otizm Spektrum Bozukluğu |
Dışsallaştırıcı Bozukluklar |
İçselleştirici Bozukluklar |
Abrams ve Horowitz’in (1996) araştırmasına göre az kontrolle gelişen bozukluklar, yaş ilerledikçe geriler ve
iyileşirken, aşırı kontrolle gelişen bozukluklar, yaş ilerledikçe ya aynı kalmaktadır ya da ilerlemektedir. Lynch’e göre
(2018) aşırı kontrolü hedef alan bir tedavinin kontrolü gevşetmesi, açıklık, esneklik ve duygusal ifadeyi
fazlalaştırması gerekmektedir. Bu nedenle Lynch’in geliştirdiği radikal açık diyalektik davranış terapisine göre
psikolojik sağlık, rahatsız olduğumuz ve hatalı olduğumuzu belirten geri bildirimlere ve yeni deneyimlere açık olma
(böylece öğrenme gerçekleşir), değişen çevresel koşullara uyum sağlamak adına esnek kontrol ve en az bir kişi ile samimi
bağ kurma (biz insanlar, evrimsel olarak hayatta kalmamızı güçlü pençelerimize ve kalın kürkümüze değil, sosyal olmamıza
borçluyuz) olmak üzere üç koşul ile betimlenir.
Aşırı kontrollü başa çıkma stratejisi olan kişiler, problem çözmede çok iyidir ve bu da psikolojik sağlık testlerinde
çok yüksek bir puan olarak karşımıza çıkar; bunun yanında sosyal ilişkiler anlamında problemler ortaya çıkartır. Çünkü
sosyal ilişkiler, yüksek ölçüde belirsizlik içerir ve bu belirsizlik, aşırı kontrollü bireyi yüksek tehdit duyarlılığına
sokar ve sosyal ilişkileri, tehlikeli olarak görebilirler. Aşırı kontrollü bireyler, yüksek duygu kontrolü, detay odaklı
bilgi işleme, yüksek tehdit algısı, düşük ödül duyarlılığı ile tanımlanır. Yüksek tehdit algısı ile gizlenen duygular,
sosyal bağları olumsuz olarak etkiler ve aşırı kontrollü bireyler, çocukluk yaşlarında ve ergenlikte bu nedenle daha
fazla zorbalığa maruz kalır (Vernberg, 1990). Radikal açık diyalektik davranış terapisi de aşırı kontrollü kişiye
bağlamsal bir duygu paylaşımı yapabilmeyi ve sözel olmayan sosyal sinyal stratejilerini, beynimizin sosyal güven
sistemini nasıl aktif hale getireceğimizi, jestler ve etkileşimler ile ayna nöron sistemini kullanarak baskın olmayan,
açık ve dostça bir etkileşimi öğretir (Lynch, 2018).
Yapılan araştırmalara göre aşırı kontrolcü bireyler, az kontrolü olan kişilere göre planlı intihar girişimlerine daha
yatkındır. İntihar girişimleri daha çok intikam veya bir aile bireyine ceza verme amacı ile yapılır. Adil bir dünyaya
olan yüksek inançları ile ceza verme ihtiyaçları yüksektir. Bu nedenle kendini kesme davranışları da gösterirler; fakat
bu davranışlarını saklarlar ve az kontrollü bireylerden farkları, bunları ilgi çekmek için yapmamalarıdır. Bu
davranışları nedeniyle yanlış olarak sınır (borderline) kişilik bozukluğu olarak tanımlanabilirler (Lynch ve Cozza,
2009). Bu tanı karışıklığının sebebi, Hempel ve arkadaşlarına göre (2018), özel davranış ve toplumsal davranış olarak
bir ayrımın DSM-5 gibi kategori sistemlerinde bulunmamasıdır. Aşırı kontrollü bireyler, bu tarz davranışları gizli ve
özel olarak yaparlar; oysa az kontrollü bireyler, dikkat ve ilgi çekmek için gerçekleştirebilir. Yine Hempel ve
arkadaşlarının çalışmasına göre İngiltere’de sınır (borderline) kişilik bozukluğu tanısı konulan kişilerin %40 kadarı
aşırı kontrollü kişilik özelliği gösteren ve yanlış tanı konulan kişilerden oluşmaktadır.
Aşırı kontrollü bireylerde aynı zamanda duygu patlaması da gözükmektedir ve bu da kişinin dramatik bir kişilik yapısının
olduğu, duygu kontrolünü yapamadığı gibi bir yanlış kanı oluşturabilir. Aşırı kontrollü bireyler, genelde duygularını
topluluk içinde göstermezler ve çok yüksek duygularda bir duygu boşalımı olduğunda, bu bastırılan duygunun bir anda
yüksek dışavurumu olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu zamana kadar radikal açık diyalektik davranış terapisinin üç randomize kontrollü çalışması ve anoreksiya nervoza için
ayrı bir deneysel çalışması yapılmıştır. İlk çalışmada (Lynch ve ark., 2003) tedaviye dirençli depresyonu iyileştirmek
için bir randomize kontrollü çalışma gerçekleştirmiştir. Tedaviye katılanların %71’inin tedavi sonrası ve altı ay
sonraki dönemde depresyonu remisyonda olarak belirlenmiştir; kontrol grubunda ise anti-depresan kullanan katılımcıların
%45’i remisyon sürecine girmiştir. İkinci çalışmada (Lynch ve Cheavens, 2008), tedaviye dirençli geriyatrik depresyon ve
aşırı kontrollü kişiler üzerine yapılan bir randomize kontrollü çalışmadır. Çalışmaya katılanların %78’inde aşırı
kontrolle ilgili bir kişilik bozukluğu da bulunduğu görülmüştür. Bu çalışmada radikal açık diyalektik davranış
terapisindeki katılımcıların %71’i remisyonda olarak görülürken ilaç kullananların %50’sinde remisyon belirlenmiştir.
Üçüncü çalışmada 250 kişilik bir grupta etkililik çalışması yapılmıştır.
Watson ve Bulik’e göre (2013) anoreksiya nervozanın spesifik bir tedavisi bulunmamaktadır. Bu nedenle yine aşırı
kontrolü başa çıkma stratejisi kullanan bir bozukluk olan anoreksiya nervozada da radikal açık diyalektik davranış
terapisi denenmiştir. Bu çalışmada (Lynch ve ark., 2013), anoreksiya nervoza tanısı alan katılımcıların %55’i tam
remisyon, %35’i ise kısmi remisyon göstermişlerdir.
Radikal açık diyalektik davranış terapisi, 30 hafta boyunca 2-2,5 saatlik grup beceri eğitimi ve bir saatlik bireysel
terapi olarak geliştirilmiştir. Grup becerisindeki amaç, kişiye sosyallikle ve açıklıkla ilgili becerileri öğretmek ve
bunları, sosyal bir ortamda yapabilmektir. Bireysel terapide ise kişinin bu becerileri sosyal hayatına entegre etmesi
adına zincir analizi yöntemi, geçmiş travmaları çalışılır. Ayrıca grupta öğrenilen beceriler, bireysel terapide de
pekiştirilir. Öncelikle kişinin probleminin aşırı kontrol olduğu kişiye gösterilmektedir. Kişinin, detaycı, kısıtlayıcı,
mükemmeliyetçi, ihtiyatlı, disiplinli, düzenli ve aşırı sorumluluk sahibi kişiliğinin bir aşırı kontrol problemi olduğu
gösterilmektedir. Sonrasında hedefleri ve değerleri belirlenir ve çalışmaya başlanır (Lynch, 2018).
Sonuç olarak, problemleri ile başa çıkma stratejisi olarak aşırı kontrolü kullanan bireyler, radikal açık diyalektik
davranış terapisi ile esnek kontrol, açıklık ve sosyalliği öğrenmektedirler. Ruh sağlığı uzmanları olarak bu kişilere,
duygu ve düşüncelerini kontrol etmeyi öğretmek, bu kişileri problemlerinin kaynağına yönlendirmek anlamına gelebilir.
Bunun yerine, bu kişilere açıklığı, eğlenmeyi, sosyalleşmeyi ve duygularını göstermeyi öğretmek problemin kaynağını
çözebilir.
Kaynaklar
Abrams, R. C., ve Horowitz, S. V. (1996). Personality disorders after age 50: A meta-analysis. Journal of Personality
Disorders, 10(3), 271-281.
Hempel, R. J., Ruxhbrook, S. C., O’Mahen, H., ve Lynch, T. R. (2018). How to differentiate overcontrol fron
undercontrol: Findings from the RefraMED study and guidelines from clinical practice. The Behavior Therapist, 41(3),
132-141.
Lynch, T. R. ve Cheavens, J. S. (2008). Dialectical behavior therapy for comorbid personality disorders. Journal of
Clinical Psychology, 64(2), 154-157.
Lynch, T. R., Morse, J. Q., Mendelson, T., ve Robins, C. J. (2003). Dialectical behavior therapy for depressed older
adults: A randomized pilot study. American Journal of Geriatric Psychiatry, 11(1), 33-45.
Lynch, T. R., ve Cozza, C. (2009). Behavior therapy for non-suicidal self-injury. In M. K. Nock (Ed.) Understanding
non-suicidal self-injury: Origins, assessment, and treatment (pp. 211-250). Washington DC: American Psychological
Association.
Lynch, T. R., Gray, K. L., Hempel, R. J., Titley, M., Chen, E. Y., ve O’Mahen, H. A. (2013). Radically-open dialectical
behavior therapy for adult anorexia nervosa: Feasibility and outcomes from an inpatient program. BMC Psychiatry,
13(293), 1-17.
Lynch, T. R. (2018). Radically open dialectical behavior therapy: Theory and practice for treating disorders of
overcontrol. Oakland, CA: Context Press.
Lynch, T. R., Hempel, R. J. ve Clark, L. A. (2015). Promoting radical openness and flexible control. In J. Livesley, G.
Dimaggio, ve J. Clarkin (Eds.), Integrated treatment for personality disorder: A modular approach (pp. 325-344). New
York, NY: Guilford Press.
Vernberg, E. M. (1990). Psychological adjustment and experiences with peers during early adolescence: Reciprocal,
incidental, or unidirectional relationships? Journal of Abnormal Child Psychology, 18(2), 187-198.
Watson, H. J., ve Bulik, C. M. (2013). Update on the treatment of anorexia nervosa: Review of clinical trials, practice
guidelines and emerging interventions. Psychological Medicine, 43(12), 2477-2500.